12 Temmuz 2015 Pazar

Sanabakan Çiçeği






















ıslanmasın diye yırtık çorabın
yırtık ayakkabılarımla eziyorum
döneceğin yollardaki kar kütlelerini

çünkü yoksul bir aşkın
böyle olur romantikliği.

kırmızı halılar seremem sana
yahut güller atamam yürüdüğün yollara
“zaten en güzel çiçekler, senin koynunda büyür”
demekle yetinirim
ama bunlardan ben hiç sevgilim
değilim şikayetçi filan.

zaten ben seni pariste öpmek hiiçhiiç
hiç istemedim.
seni bir bodrum katında
yanan katalitik sobasının ışığında bulduğum
dudağından öpmek istedim
hasta ol istedim, sana bakmak
sana kızmak, içme şu ucuz tütünleri demek
yazarken bu şiiri, arada ateşini kontrol etmek
atletini değiştirmek
çıkardığın atleti koklamak... koklamak... koklamak…

sokakta bulduğumuz
çizik, yarısında donup kalan erotik filmleri izlemek
kahkaha sonra bir kahkaha sonra bir kahkaha daha
patlatmak

sevgilim, bunları ben hep
çok istedim.

kahrolsun alçıpanlar
ve onların içine gizlenen oynar başlıklı ışıklar
sen bana iyisi mi bulduğun tüm sebzelerden yemekler yap
ben ıslanıp çürümesin diye yatağımız
akan tavanın altına kırmızı kovalar koyayım.
varsın siyanürler bulaşsın dudağına
akan su, biriken suya her değdiğinde
ben seni dudağından öpeyim, öpeyim...

sevgilim, ben bu evde en güzel çiçeğim
en güzel çiçekler senin koynunda büyür…
en güzel çiçekler senin koynunda ölür…

rutubet kokan yatağımızda, bırak beni
senden önce öleyim, öleyim, öleyim…


Onur Budak / İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder