17 Haziran 2016 Cuma

Sezgin Alkan Röportajı - Ne kadar siyah olursanız, canınızın yandığını o kadar az görürler

































Sezgin Alkan Röportajı,
17.06.2016 / Onur Budak

Ne kadar siyah olursanız, canınızın yandığını o kadar az görürler.



Değerli Müzisyen Sezgin Alkan ile, Sokak Misyonu Dergi'nin 7. Sayısı için yapmış olduğum röportajı sizlerle paylaşırken, sizlerin huzurunda bir kez daha onun tüm kariyer başarısının ardında gizli; güzel kalbine teşekkür ediyorum.


Klasik bir soruyla başlayalım. Piyanoya olan tutkunuz nasıl başladı? Sahnede gördüğümüz, olağanüstü bir şekilde enstrümanına aşık bu müzisyenin sırrı nedir acaba?


Piyanoya olan "tutku" da değil aslen.Bir ifade biçimi ve bu da sahneye sizin gördüğünüz şekilde yansıyor her anlamda.Anlatamadığım birçok cümleyi yaşıyorum notalarla.Belki de sır buradadır ..




















Kısacık görünen ancak oldukça merak ettiğim bir soru; Cem Adrian'la tanışmanız ve sonrası...


İnternet vasıtasıyla oldu."Sarı gelin" performansını izlediğimde, Cem'in bambaşka bir sesi ve yüreği olduğunu anladım.O gece mail yolu ile, yapmış olduğum bir türkü coverını kendisine ilettim.Yalnız olmadığımı bilmek güzeldi ve ona da bunu aktarmak istedim.Sonrasında zaten o dönemki menajer vasıtasıyla bir iletişim içerisine girdik.Benim için en önemli olan, ilk görüştüğümüz andaki o içten samimiyetti.Ve sonrasına gelince; yıllar geçtikçe aslında şarap gibi oldu herşey Cem ile sadece müziğim değil, hayata karşı duruş ve tecrübelerim çok farklı bir boyut kazandı.Kendisinden çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim.. "O" iyi ki var, canım ve saygıdeğer dostum.


Bu yoğun konser takvimlerini görünce sizin sahne dışında bir hayatınızın olduğunu düşünmek gerçekten çok zor oluyor. Sahne ve müzik dışında neler yaparsınız?


Evimde geçirmeyi seviyorum boş vakitleri.Evde tabi piyano ve kendi kayıtlarım eksik olmuyor.Müzik sesi durmuyor kısacası.Bunların dışında spor yapmaya çalışıyorum.Kitaplar ve yazılar derken bakmışsınız hayat geçiyor ve büyüyorsunuz işte ..


Bazen sizi de sahnede, Cem Adrian'ın şarkılarına eşlik ederken görüyoruz. Uzun yıllar, yoğun konserler ve yıllar geçse de her konserde aynı canlılıkla çalınıp söylenen o şarkılar... Peki Sezgin Alkan'ın sahnede çalmayı en çok sevdiği şarkı hangisidir?


Şarkıların dönemsel olarak benim için çok farklı yerleri var.Bu sebeple "en" diye ayıramıyorum.





















Hayatınızın merkezine kurulmuş bir "siyah" görüyoruz sizi izlediğimiz kadarıyla, Sezgin Alkan'ın hayatında siyahın önemi nedir? Neden o parçadaki "En Değerli" şey, "Siyah"tır?


Ne kadar siyah olursanız, canınızın yandığını o kadar az görürler. İzleri dokunmadan göremezler. Sahnede bunu notalarla ifade etmeye, hissettirmeye çalışıyorum. Dışarıdan değil, kendi tarafımdan izlere dokunulmasına izin vermek gibi. "En değerli siyahım" içinde bu duyguyu barındıran bir parçam, yarım.



























Sizi yakından takip eden insanların aklındaki bir soruyla devam edelim. Konserlerde taktığınız o siyah bileklik... Bir anısı, uğuru, önemi var mıdır; yoksa bu herhangi bir siyah bileklik midir?


Önceleri sol bileğimi sıcak tutması ve daha iyi bir sahne performansı için takıyordum.Daha sonra bir aksesuar olarak da hoşuma gitmeye başladı.Yaşadığım çok anı, bilinmeyen çok nota var bilekliklerimde acısı ve tatlısıyla.


Severek dinlediğiniz ya da birlikte çalmak istediğiniz müzisyenler var mı?


Ben pek sevmiyorum böyle sıralamalar yapmayı. Ama Fahir Atakoğlu'nun benim hayatımda çok özel bir yeri var.




Bir konserde, yine "herkes gider mi" şarkısında Cem Adrian'ın göz yaşlarını izledik... Şarkıya uzun süre devam edemedi ve burada bütün iş size kaldı. Bu an sizin açınızdan nasıldı, şaşkınlık yaşadınız mı, biraz anlatır mısınız?


Yaşamak ve şarkının o gün o şekilde yaşaması gerekiyordu, biz de yaşattık. Çok özel, ruh hali çok farklı bir anı olarak kalacak hayatımda.


Son olarak albüm, beste, gelecekte planladığınız çalışmalar hakkında bilgi ve bir yerlerde kaybolmuş, bir şeylere teslim olmuş çocuklara söyleyeceklerinizi alabilir miyiz?


Albüm planı tabi olacak hep dediğim gibi "en değerli" zamanda.Her yaşanmışlıkta, besteler de geliyor.Gerek enstrümantal, gerek sözlü olarak da yoğunlaştığım çalışmalar var bu son dönemde.İlerisi için kitap düşüncem de var yazılarımın toplandığı.Düzyazı ve hikaye alanında da birşeyler çıkabilir kim bilir .. Ve madem "Teslim" den bahsettik, son söz olarak; Sonunu gördüğünüz uçurumdan korkmayın.Düşerken hikayeler yazın siyah gökyüzüne mavi notalarla ..

Sevgilerimle ..