25 Mayıs 2016 Çarşamba

Krizantem Çiçeği
























bir çığlığı bir kez tekrar eder gibi, bak, bir şey var içimde çırpınan.

yağmurun çizdiği yerlerden geliyorum
alnım kuru, gözlerimin altında uzun ve ince mor çizgiler

parmağımın ucundaki bu sertlik benim değil
benim değil gözlerimi sıkıca yumduran bu tik
kulağını kesen bir adamın bile göremediği
bu renk tonuna tapan kalp
bir yerin ortasından alınmış o maviye duyulan inanç
bir çocuğu akşamına geciktiren oyunlara benzeyen ince ses
ellerini görünce terleyen eller
durmadan bir dudağı soyan beyaz diş
utanılan bu parmak uçları
uzadığı keserken anlaşılan bu kötü saç
gövgesinde büyüdüğüm bu gölge
sakallarımın arasında gezinen tozlar
diri gövdenle tepesinde dikildiğin yokuş
yokuşun sonundaki o hiç, olmayış
benim değil…
benim değil… sığındığım bu gök

sen, her şeyimi borçlandığım
her şeyimi büyüttüğüm o saf, krizantem çiçeği
alnımda kuruluk, gözlerimin altındaki o uzun ve ince mor çizgilerle
yağmurun çizdiği yerlerden
yağmurun çizdiği yerlerden geliyorum

bu solgun yüzü, bir duvara dönüp hep.

Onur Budak

25 Mayıs 2016 / İstanbul