1 Eylül 2015 Salı

Sarı Özgürlük Parçacıkları























Ada ülkesinde yaşayan kıza... 

yanaklarındaki pürüzlere takılıp
iki dudağının arasını geçerek, yere düştüğüm rüya..
ağzındaki yaşam parçacıklarıyla
kanadı kırık bir kuşu besleyecekken uyandığım rüya..
öldürülecek çocukları tam kurtaracakken
tam kurtaracakken tekmelenen bir genci
tam geçecekken önüne başından vurulan bir çocuğun
uyandığım..
..bir daha uyuyamadığım..
rüya..

uyandığımda tekmelendiğim, vurulduğum
herkes için biraz öldürüldüğüm
gözlerimi açık tutmaktan korktuğum,
hayat...
hayatım geçiyor iki gözümün önünden,
iki gözünden ötesini göremiyorum.

ama,, nasıl da serpilmiş gözlerindeki mavinin içine
sarı, ufak özgürlük parçacıkları...
gözlerinin içine ne kadar yakınsam,
güneşe de o kadar yakınım.

ey, aydınlığım
ey, saydamlığım

sana senden, senden bahsettiklerimden
seni anladığım, seni anlattıklarımdan
seni düşündüğüm, seni düşlediğim
senin ağzına düştüğüm gecelerden yani
yani diyeceğim o ki, dediğim o ki
sana en çok senin getirdiklerinden
birkaç dize okumak isterim güneşe en yakın ülkede.

ülkem; özgürlüğüm benim...

gözlerindeki mavinin içine
sarı, ufak özgürlük parçacıkları serpilmiş senin...
bir rüyanın ortasından kopup geldiğin gibi
biliyorum, bir gün sıçrayacaksın o rüyanın ortasına aniden
ve ben bu kez rolüm gereği, ölümü uykusuna dalacağım.

Karantina Dergisi, Sayı 1 / Onur Budak